15 Ağustos 2010 Pazar

Tanrının Ressamı (3. mektup)


Burdan ayrılmam gerektiğini biliyorum ama nasıl olacağı konusunda henüz fikrim yok. Meleğin henüz gitmemiş olduğunu umarak beklemeye koyuluyorum. Belki o bana yardım eder ve birlikte kurtulabiliriz buradan diye düşünüyorum. Ama gitmeden yapmam gereken son bir şey var...

Yarattığım en güzel şey olmalı bu. Bir kadın... Bir erkek... Karar veremiyorum bir türlü hangisi olacağına. Bir kadeh Gerlin's alıp gömülüyorum yeşil yumuşak koltuğuma. Bu içki beni rahatlatıyor ama siz ne olduğunu bilmiyorsunuz ne yazık ki... Size biraz bahsetmek istiyorum bu içimi yumuşak içkiden. Gerlin's Tanrı'nın kentindeki "heryas" adı verilen macenta renginde tatlı bir meyveden yapılır. Kızıl saçlı meleklerin topladığı heryasların içinden en güzellerini seçen Gerlin melekleri özel yöntemlerle hazırlayıp bakır süslemeli eski siyah cam şişelere doldururlar bu özel içkiyi. Anlayacağınız görüntüsü de tadı kadar keyifli. Bu satırları yazarken dördüncü yudumumu alıyorum ve gözlerimi kapadığımda gözümün önünde bir şeyler belirmeye başlıyor. Simsiyah upuzun kanatları olan bir... canlı... Henüz bir ismi yok ama yeryüzündeki en güzel eserim olacağından şimdiden eminim. O sırada melek yanımda beliriyor sessizce...

Hiç yorum yok: