27 Ekim 2010 Çarşamba

Kış


ve aşk hayal değil de gerçek olduğunda bir gün

ben herşeyi geride bırakıp ayaklarımı sürüyerek,
deniz kokusunu çekerek içime
sessiz,
kırgın,
yorgun,
gideceğim
asla pişman olmadan
ömür boyu olduğum gibi; yalnız...

çok kışlar geçti
ama bu en son kış ömrümün geri kalanına hükmeden
daha hiç yaz gelmemişken
sonsuz bir kışın ortasında saplanıp kalmışken ben
soracağım sana sitemsiz,

ey aşk niye bu kadar geç kaldın...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Kendinize Gelin Artık


Vahşiyiz... Çok ciddiyim, en merhametlimiz bile eline geçen en ufak fırsatta rakiplerine ve hatta alakasız şeylere karşı vahşi oluyor... Kendini tanımak bu dünyada yapılabilecek en güzel şeydir aslında... Kulağa kolay gelse de insanın bunu yapabilmesi çok zamanını alıyor, çaba ve özgüven gerekiyor.

İyi ve başarılı kısımları kabul edip başkalarınca kötü ve çirkin kabul edilen taraflarımızı saklamak için elimizden geleni yapıyoruz. Kendimizi bile sevmekten aciziz açıkçası, kaldı ki başkalarını sevdiğimizi iddia ediyoruz. Hiç sanmıyorum... Siz kimseyi sevemezsiniz. Çünkü sevdiklerimizi acıtıyoruz, yargılıyoruz, kalıplara sokmaya çalışıyoruz. Rahat bırakın etrafınızdakileri önce kendinizle barışın.

Vahşisiniz, çirkinsiniz ve eninde sonunda öleceksiniz bırakın sonsuza kadar yaşayacakmışsınız gibi davranmayı. Artık başlayın bir yerden, yeterince geç olmadı mı hayalinizdeki gibi yaşamaya başlamak için... Eğleniyormuş gibi, mutluymuş gibi, merhametliymiş gibi, seviyormuş gibi... yapmayı bırakın...