27 Şubat 2011 Pazar

Oh be...


ben bir gün votka içerken ölmüşüm... bildiğiniz ölmüşüm küt diye düşmüşüm yere uyanmamışım bir daha... sonra beni gömmüşler öldüm diye çürümüşüm bozulmuşum... ama ben iyi ki ölmüşüm hep ölsek keşke bu kadar mı güzel ölünür... hep ölsek hep gömülsek... hep votka içsek sonra... ben bir gün votka içerken ölmüşüm bildiğin inanmamışlar öldüğme kolumu cimcirmişler... tabi acımamış canım... gerçekten de acımamış ben hiç hissetmedim öldüğümü... votka içiyormuşum çünkü... hiç hissetmeden yıkamışlar beni... kesin utanmışımdır çırılçıplak yıkarlarken beni... o kadar istemiyorum dememe rağmen cenaze namazımı bile kılmışlar ertesi günü... yapmayın etmeyin yahu ölmüşüm altı üstü bu kadar büyütmenin anlamsız yere... sorsan baya basit birşey aslında... son hüptürüğümü çekerken pipetten ölüvermişim... hep ölsek keşke bu kadar mı huzurlu ölünür bu kadar mı keyifle gömülür insan... oh be iyi ki ölmüşüm...

17 Şubat 2011 Perşembe

Olmuyor, yaşayamıyorum...

Tüm vücudumu kesip atsınlar istiyorum... Göğüslerim, kollarım, bacaklarım, burnum... Pürüzsüz, parlak ve cansız olmak tüm arzum.
Bu acıya katlanmak beni öldürüyor. Sessizce yitip gitmek istiyorum... Kimsenin ihtiyaç duymadığı kadar yalnız ve gereksizim yıllardır.

Susup kalmak istiyorum. İnsan görmeden günlerce, aylarca kapanmak dört duvar arasına. Kimsenin tahammül edemeyeceği kadar sıkıcı ve bayağıyım. Ve heyecanla anlatacak hiçbir şeyim yok. Heyecan duyduğum hiçbir şey yaşamıyorum... Ölümlü, sıradan biri olmak kadar hiçbir şey acıtmıyor canımı.

Bu kalabalık içinde çığlık atasım var. "Gidin burdan yalnız bırakın beni!!!"
Sonsuzluğa kadar uyumak ve bu ruhu bir daha yaşamamak üzere öldürmek istiyorum.

Süslü söylemler peşinde değilim, ama kimse anlayamayacak beni ömrüm boyunca.
Geceler bana dost, asla ayılmak istemediğim gerçeksiz bir ruh hali yaşamak istediğim. Ekmeğim, suyum, mutluluğum...

Herşey o kadar ağır ve ulaşılmaz ki... Yürüdüğüm yollarda yere yığılıp hıçkırıklara boğulasım geliyor.

Yapamıyorum...