15 Eylül 2010 Çarşamba

Unut

Unut beni... Hiç olmadığı kadar derinden unut beni bu kez. Hiç olmadığı kadar umursamazca bak yüzüme. Artık ağlamam bundan sonra. Bittiğini çok önceleri zaten biliyorduk, mutluymuş gibi davranmaların beni üzmemek içindi belki de... Şimdi de sarılmış boynuma gitme diyorsun. Gidiyorum, unut beni hiç olmadığı kadar derinden kazı izlerimi son kez. Kolay sandığım şeylerin ne kadar da zor olduklarını gösterdin bana. Hayata karşı savunmasız kaldım sen beni korumaya çalıştıkça. Küçüldüm avuçlarında, toparlanmam çok zaman aldı inan bana. Kimse beni sevmediğinde anladım aslında tanrıça olmadığımı, yıllar yılı beni iyi kandırmışsın oysa.
Unut beni... Hiç yanmadığı kadar çok yanıyor canım bu kez. Gözüm hala yükseklerde, sıradan hayaller kuramadım hiç onlar gibi.Tuğladan duvarlar örüyorum, kimseler giremesin diye hapishaneme. Duvarlarım yorgun, kırılgan... Bir vursalar yerle bir, toz duman ortalık. Onlar vurdukça yenilerini örüyorum arkalarına... Her geçen gün daralıyor, sıkışıyorum burda... Sakın yardım etmeye çalışma...

Hiç yorum yok: